YANDEX

Son Haberler

SGK'DAN YEŞİL KARTLI VE GAZİ VATANDAŞLARDA YARARLANACAK

Hazırlayan Unknown on 25 Mar 2013 | 15:48

Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), Sağlık Uygulama Tebliği’nde (SUT) düzenleme yaparak, ”yeşil kartlı vatandaşlar” ve terör gazilerinin sağlık alanındaki pek çok sıkıntısını giderdi

SGK, SUT’ta yaptığı düzenleme ile daha önce ”yeşil kartlı” olarak tanımlanan ve genel sağlık sigortası primi devlet tarafından karşılanan vatandaşların sağlık hizmetlerinden yararlanma koşullarına yönelik değişiklikler yaptı. Daha önce primleri devlet tarafından karşılananların özel hastanelerin acil servislerine kabul edilebilmesi için, kişinin 112 ambulans ile getirilmiş olmaları koşulu aranıyordu. Düzenleme ile bu zorunluluk kaldırıldı ve ”yeşil kartlıların” hayatı tehdit eden acil durumlarda özel sağlık hizmeti sunucularına doğrudan müracaat edebilmelerinin önü açıldı. Böylelikle ”yeşil kartlıların” acil durumda kendi olanaklarıyla özel hastanelere müracaatlarının kabul edilememesi nedeniyle yaşanan sıkıntılar giderildi. SUT’ta primleri devlet tarafından ödenen vatandaşlara ilişkin yapılan diğer düzenlemeler şöyle: ”

-Üniversite hastanelerinde tedavi gören yeşil kartlı vatandaşlar, gerekli görülmesi halinde başka bir üniversite hastanesine sevk edilebilecek. Üniversite hastanelerinde tedavi gören yeşil kartlıların, gerekli olduğu durumlarda başka bir üniversite hastanesine sevk edilebilmeleri mümkün değildi. Bu kişilerin, yeniden Sağlık Bakanlığına bağlı hastaneden sevk alınması gerekiyordu. Yapılan düzenleme ile hastaya ikinci bir sevk alınması uygulamasına son verildi.

-Yeşil kartlı vatandaşlar, TSK’ya bağlı üçüncü basamak sağlık hizmeti sunucularına (GATA, Haydarpaşa GATA ve TSK Rehabilitasyon ve Bakım Merkezi) doğrudan müracaat edebilecek. TSK ile SGK arasında, üçüncü basamak sağlık hizmeti sunucularını kapsayan götürü bedel üzerinden hizmet alım sözleşmesi imzalandı. Sözleşme kapsamı için belirlenen bedel ile yeşil kartlıların tedavileri TSK’nın üçüncü basamak hastanelerinde sağlanmış olacak.

-Yeşil kartlılar, yanık, vurgun, soba zehirlenmesi gibi durumlarda uygulanan ”hiperbarik oksijen tedavisi” için resmi ve özel sağlık hizmeti sunucularına doğrudan müracaat edebilecek.

-Primi devlet tarafından karşılananlar, organ nakli ve nakil sonrası kontrolleri için doğrudan üniversite hastanelerine gidebilecek.

-Yeşil kartlılar, kadavradan organ nakli içinse özel sağlık hizmeti sunucularına doğrudan başvurabilecek. Sağlık Bakanlığı Ulusal Koordinasyon Merkezince uygun organ bulunması nedeniyle özel sağlık hizmeti sunucularına yönlendirilen yeşil kartlı hastaların ”kadavradan organ nakli” bedelleri karşılanacak.

”Greft ve membran” hastaya aldırılmayacak

SUT’taki değişikliklerle tıbbi malzemeler konusunda yapılan düzenlemeler şöyle: ”-Birçok tıbbi malzemenin kullanım şartları belirlendi ve hastaların en doğru tıbbi malzemelere ulaşmaları sağlandı.

-Hastaların acil hallerde ihtiyaç duyduğu tıbbi malzemelere anında erişmelerinin yolu açıldı.

-Acil hallerde tıbbi malzeme kullanılması gereken durumlarda istenen sağlık kurulu raporu, konsey kararı gibi belgeler kaldırılarak hastaların hayati öneme haiz tıbbi malzemelere erişimi kolaylaştırıldı.

-Ağız ve diş tedavilerinde eskiden hastaya aldırılan greft, membran gibi tıbbi malzemelerin hastane tarafından temini zorunlu hale getirilerek hasta mağduriyeti giderildi.

-Tıbbi malzeme ödemelerinde iller arasındaki farklı uygulamalar sona erdirildi. Böylece vatandaşlar kurumun hangi malzemeye hangi ödemeyi yapacağını bilecek.

-Vatandaşlara SGK’ca sağlanan protez ve ortezlerin sayısı artırıldı.

-Bazı tıbbi malzemelerin SGK tarafından karşılanması için istenen bazı belgeler kaldırılarak bürokrasi azaltıldı. Örneğin, omurga cerrahisi ve artroplasti alan grubunda yer alan tıbbi malzemelerin geri ödenmesi için istenen ISO 13485, biyomateryal testi, biyouyumluluk testi gibi belgeler kaldırıldı.

-Vatandaşların iade kapsamındaki bazı tıbbi malzemelere erişimi ile ilgili bürokratik engeller azaltıldı.İade kapsamında olup bu kapsamda değerlendirilmesinin uygun olmadığı düşünülen 4 malzeme iade kapsamından çıkarıldı.”

Terör gazileri proteze kolay ulaşacak

SUT’ta terör olayları sonucunda gazi olanların sağlık hizmetinden faylanmasına ilişkin düzenlemeler de yapıldı. Terör olayları sonucu gazi olan vatandaşlar ilişkin yapılan düzenlemeler şunlar: ”Terör olayları sonucu gazi olanların kişiye özel olarak üretilen akülü tekerlekli sandalye ve biyonik el gibi yüksek teknolojiye sahip protezlere ulaşımı kolaylaştırıldı.

-Gazilerin, banyo protezleri gibi yaşam kalitesini artıran tıbbi malzemelere ulaşımı kolaylaştırıldı.”



ABCHABER.NET

YENİ GÜVERCİN HALKA GÜVEN VERİYOR

Deniz Baykal'la başlayan stratejik hatalar CHP'yi içinden çıkılmaz duruma soktu. Parti can çekişiyor. Halk bun CHP'nin akıl almaz politikaları seçmeni partiden soğuttu. Sokaktaki vatandaş sesini duyurabilmesi için şimdilerde alternatif olarak kendisine DSP'yi görüyor

Son günlerde yaptığı çıkışlarla Türk seçmeninin bir defa daha dikkatini çekmeyi başaran Demokratik Sol Parti, Ayşe Jale Ağırbaş'la Türk siyasetinde şimendifer olmaya aday görünüyor

CHP'nin anlaşılmasında zorluk çekilen politikaları yüzünden başta Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere CHP camiasının kan kaybettiği Türkiye'de DSP, halkın yeni umudu oldu

Sokakta ki vatandaş "CHP yeterince muhalefet yapamıyor. Hatta hiç yapamıyor. Meclis'te pasif bir parti. Söylediği dinlenmiyor, gittiği yol gidilmiyor" diyor

Ankara, İstanbul ve Adana gibi büyük illerde yaşayanlar CHP'ye güven duymadıklarını belirterek, "Geriye bir tek seçeneğimiz kaldı oda DSP" diyor

DSP'de son günlerde öne çıkan isimleri ve söylemlerini dikkatle takip ettiklerini belirten vatandaşlar, "DSP yöneticilerini biraz daha içimizde ve basında görmek istiyoruz. Seslerini duyurabilmeliler. Parti bireysel değil kitlesel bir parti olmalı. Üç beş kişiye değil üç beş milyona hitap edebilen isimler olarak karşımıza gelmeliler" diyor

HALKINGAZETESİ-TÜRKHABERLER -ANKARA

ŞEHİT AİLELERİNDEN BAHÇELİYE TEPKİ VAR

MHP lideri Bahçeli’nin Bursa mitingindeki konuşmalarına şehit ailelerinden tepki geldi.

BAHÇELİ'Yİ ALLAH'A HAVALE EDİYORUZ

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Bursa mitinginde “Vur de vuralım, öl de ölelim” sloganlarına “Onun da zamanı gelecek” diye karşılık vermesine şehit ailelerinden sert tepki geldi. Şehit Aileleri Derneği İzmir Şube Başkanı Yavuz Alphan, "30 yıldır akan kanın durmasını istemeyenleri Allah’a havale ediyorum" dedi.

MHP, Diyarbakır’daki Newroz kutlamaları sırasında Abdullah Öcalan’ın mesajlarının okunmasına sert tepki gösterse de şehit ailelerinden çözüm sürecine destek geldi.

Hüseyin İlter'in Taraf'ta yer alan haberine göre, Şehit Aileleri Derneği İzmir Şubesi Başkanı Yavuz Alphan, kanın durmasını istemeyenleri “Allah’a havale ettiğini” dile getirdi. Bağımsız Ülkücü Hareket Platformu’ndan Adnan Baran ise MHP’nin 50 bin insan başka bir ülkede ölmüş gibi davrandığını belirterek, sorumlu davranılmadığını söyledi. Prof. Dr. Mümtazer Türköne ise, Devlet Bahçeli’nin Bursa mitingi sırasında sarf ettiği sözlerin, sürece karşı çıkan kesimin gazını almaya yönelik olduğunu belirtti.
 
'Allah’a havale ediyorum'
Şehit Aileleri Derneği İzmir Şube Başkanı Yavuz Alphan, MHP’ye tepki gösterdi. Alphan, kanın durması için herkesin elini taşın altına koyması gerektiğini belirterek şöyle dedi: “30 yıldır akan kanın durması için, çocukların babasız, kadınların kocasız, annelerin evlatsız kalmaması için süreci destekliyorum. Sürece karşı çıkanları; oy derdiyle, menfaat derdiyle 30 yıldır akan kanın durmasını istemeyenleri Allah’a havale ediyorum. Dernek başkanı olmasaydım daha sert konuşacaktım ama konuşamıyorum. Sürecin sonunda inşallah güzel şeyler olacak.”

Sürece tam destek
Türkiye Harp Malûlü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Eski Adana Şube Başkanı Ersin Güluçar da MHP söylemlerinin şehit ailelerini kışkırtmaya yönelik olduğunu söyledi. Barış sürecine destek veren açıklamaları nedeniyle dernekteki görevinden alındığını belirten Güluçar şunları kaydetti: “Daha önce sürece destek amacıyla yaptığım açıklamalardan dolayı genel merkez beni görevden aldı. Bir gazi olarak süreci hâlâ sonuna kadar destekliyorum. MHP’nin söylemleri şehit ailelerini kışkırtmaya yöneliktir. 35 yıl daha mı kan dökülsün istiyorlar. Rehinelerin serbest bırakılması bile barış için çok önemli bir adımdır. Bir gazi olarak âkil adamlar projesinde bana görev verilse seve seve gider çalışırım. Bana göre beni görevden alan zihniyet ile MHP’nin zihniyeti aynı.”
 
Ülkücüler uymaz
Bağımsız Ülkücü Hareket Platformu kurucularından Adnan Baran da Devlet Bahçeli’yi tribünlere oynamakla suçladı. Baran şöyle konuştu: “Şimdi işin acı tarafı şu ki, Türkiye’yi çok süratli bir şekilde gerilimin ortasına çekmeye çalışıyorlar. Mesela ‘Vur de vuralım, öl de ölelim’ ve ‘Onun da zamanı gelecek’ söylemlerinin bir izahı yoktur. Ne demek istiyorsan onu söyle niye milleti geriyorsun ki. Şimdi Devlet Bahçeli tribünlere oynuyor. İnşallah Bahçeli’nin konuşmaları tehlikeli bir ortam yaratmaz. Sen bir partinin genel başkanısın. Senin hoşuna gitmeyebilir, karşı çıkabilirsin çıkmayabilirsin ama öyle şeyler söylüyorsun ki tabanda çok farklı algılanabilir. Yani ne demek oluyor ‘Onun da zamanı gelecek’ bunu açıklaması gerekiyor. Zamanı neymiş, kimi vuracaklarmış ya da kimi kıracaklarmış? Şimdi bu sözleri söylüyorsun ama burada bu sözler nedeniyle infial olabiliyor. Süreç başladıktan bu yana bir çok arkadaşla görüştüm. Hepsi de kavganın durmasından yana. Bahçeli’nin sözlerine ülkücülerden ancak yüzde 20 destek çıkar.”
 
MHP ağırlık koymak istiyor
Prof. Dr.   Mümtazer  Türköne ise, Devlet Bahçeli’nin Bursa mitingi sırasında söylediği sözlerin sürece karşı çıkan kesimin gazını almaya yönelik olduğunu belirterek şöyle konuştu: “MHP şu anda sürece ağırlığını koymak için bir strateji izliyor. Bu makûl bir strateji. Bahçeli’nin Bursa mitinginde söylediklerini şiddet çağrısı olarak değerlendirmediğim gibi sözlerin mevcut gazı almak için sarf edildiğini düşünüyorum.”



HALKIN GAZETESİ.NET'TE YAZISINI OKUYUN

Sayın okurlarımız değerli önce vatan gazetesi yazarı ve halkın gazetesi yazarı isim analist uzmanı Filiz koç isim analistlerini yapıyor artık bu haber sitemiz de siz sayın okurlarımızın yapacakları müracaatlar sonunda isim analist uzmanı Filiz Koç sizlerinde  isimlerinizi analist ederek sonuçları bildirecek ve bu haber  sitemizde yayınla yacağız.İsminin analizini yaptırmak isteyen okurlarımızdan ricamız verdiğimiz mail adresimize gerekli bilgileri vererek haber sitemizi takip ederseniz sonuçları takip etme şansınız olacak Filiz Koçun isim analiz sitesini www.gizli harfler .coma girerek inceleyebilir ve oradaki  hesaba 20TL ücreti yatırmanız durumunda analist uzmanımız isimler bakacak ve yorumlayıp haber sitemize gönderecek bizde sizlerin isimlerinizden geleceğiniz hakkında bilgi sahibi olmanızı sağlamış olacağız Filiz Koç'un bugünkü köşe yazısını kaçırmayın.örnek yorumu  mutlaka okuyun

HER HAFTA  PTESİ GÜNÜ İSİM ANALİZİ YAPTIRAN KİŞİLERİN ÖRNEK OLARAK SONUÇLARINI OKUYACAKSINIZ

CEMAL BİLGENİN YAZISINI KAÇIRMAYIN

Hazırlayan Unknown on 20 Mar 2013 | 18:22

ÖNDER İNTERNET GAZETEMİZ TÜRKHABERLERİN CESUR GAZETECİ VE YAZARI AYNI ZAMANINDA KAPTANININ BUGÜN YAYINA VERDİĞİMİZ YAZISI TÜM OKUYUCULARIMIZIN MUTLAKA OKUMASI GEREKEN BİR MAKALE KÖŞE YAZISI SİZ DEĞERLİ OKURLARIMIZDAN ALDIĞIMIZ GÜÇLE VE CEMAL BİLGENİN USTALIĞINDA DEVAM EDİYORUM

HALKIN GAZETESİ

ÇOK YAKINDA SİZLERLE BULUŞUYOR

Merhaba, ben Filiz Asiye Koç. Kuantum İsim Analizi Uzmanıyım. Özel bir TV kanalında isim analizi üzerine program sunuyorum.

İsimlerin insanların yaşamında büyük etken olduğunu tam anlamıyla tespit ettim. Bir çok araştırmalardan sonra ilişkilerde, aile ve iş ortamlarında isimlerin ne derece etkili olduğunu gördüm.

Bir ilim dalı olduğu için bu konuda 8 senelik bilgi ve birikim sonucu gerek TV yoluyla gerek internet aracılığıyla sizlere bu konuda yardımcı olmak istiyorum.

İsim analizi birtakım matematiksel çözümlerle olup, harflerin konumuna görede yorumları etkilemiştir. Dolayısıyla insanların eşiyle, ailesiyle, çocuklarıyla, işiyle ve çevresiyle ilişkileri isimlerindeki harflerle paraleldir. Başarısızlıklar, iletişimler ve başarılar bu denli ilerler.

Günümüzdede yaygınlaşan isim analizi size hiçbirşey kaybettirmez aksine çok şey kazandırabilir.



GİZEMLİ HARFLER.COM

BIDIĞININ İYİLEŞECEĞİNE İNANIYOR

Hazırlayan Unknown on 18 Mar 2013 | 13:40

Ünlü sunucu ve cemiyetin Cemiyetin sevilen ismi Oya Germen şu günlerde bir hayli üzüntülü. Çünkü çok sevdiği köpeği Bıdık hasta ve onun hastalığı güzel kadını kara kara düşündürüyor

Beyninde tümör bulunan ve veterinerlerin ameliyat olacak dedikleri Bıdık'ın yaşlılığı dolayısıyla masadan kalkamayacağının söylenmesi Germen'i iki arada bir derede bıraktı

Ölmesinden korktuğu için ameliyat olmasını istemediğini söylediği köpeği için Facebook'taki sayfasında duygularını dile getiren Germen bakın içindeki acısını sevenleriyle nasıl paylaştı;

İşte " SEVGİNİN GÜCÜ "


"Bıdık çok acı çekiyordu, tümörü büyümüştü !! Ameliyat dediler..Korktum narkozdan çünkü 15 yaşını bitirdi..

Ben onu sevgimle iyileştiricem dedim..!!

Şimdilerde şen şakrak koşuyor "AŞKIMMM"


TÜRKHABERLER.NET-HALKINGAZETESİ.NET

KOCAELİYİ GERDİLER

Hazırlayan Unknown on 17 Mar 2013 | 19:00

Leyla Atakan Caddesi’nde toplanan BDP’liler yürüyüşe geçmek üzereyken, aralarında Kocaelispor taraftarlarının da bulunduğu kalabalık bir grup, BDP’lilere saldırmak istedi. Geniş güvenlik önlemleri alan polis olayları yatıştırmaya çalışırken yaklaşık 30 kişi gözaltına alındı. İzmit’te Leyla Caddesi kavşağında toplanan BDP’liler, zaman zaman PKK ve bölücübaşı lehine sloganlar attı. Bu sırada İsmetpaşa Stadı’na maça giden 50’yi aşkın Kocaelispor taraftarı, bu sloganlara tepki verdi. Daha sonra kalabalık hızla arttı ve yaklaşık 500 kişiye ulaştı.

Kalabalık BDP’lilerin bulunduğu yere doğru yürümeye başlayınca polis hemen harekete geçti. Bu kez BDP’liler slogan atarak grubun bulunduğu yere gelmek isteyince çıkan arbedede bazı araçlar hasar gördü, baygınlık geçirenler oldu. Polisler zamanında müdahale ederek iki grubun çatışmasını önledi. Olaylar sırasında 30 kişi gözaltına alındı.

BDP’liler daha sonra Nevruz kutlaması için polisin çember altına aldığı Perşembepazarı’na gitti. Nevruz kutlamasının yapıldığı yerin çevresindeki binalarda bulunan ev ve işyerlerinin balkon ve pencerelerine Türk bayrakları astı.

>>İSTANBUL'DA ERKEN NEVRUZ...

ERZURUM'DA GERGİN DAKİKALAR

Erzurum'da BDP'nin düzenlediği Nevruz kutlamalarında karşıt görüşlü gruplar arasında gerginlik yaşandı.

Palandöken ilçesi Kazım Yurdalan Mahallesi’nde BDP Erzurum İl Teşkilatı tarafından miting düzenlendi.

Polisin geniş güvenlik önlemi aldığı etkinlik sırasında ara sokaklardan kutlamaların düzenlendiği alana girmeyi başaran karşıt bir grup, BDP’lilere tepki gösterdi.
Birbirlerine karşılıklı taş atan grupların dağılmaması üzerine polis ekipleri müdahalede bulundu.

Mitinge katılan BDP’li grup daha sonra Mahallebaşı semtine doğru yürüyüşe geçti. Burada yolu lastik ve taşlarla kapatan gruba polis ekipleri, biber gazı ve basınçlı suyla müdahale etti.

İki grup arasında çıkan gerginlik sırasında bir polis memuru yaralanırken, çok sayıda kişi gözaltına alındı.



 
POSTA

ANNE VE KIZINA İNFAZ

Güngören'de bir şahıs, sokak ortasında anne-kızı kurşunlayarak öldürdü. İntihara teşebbüs eİstanbul Göngören'de dehşet

Edinilen bilgilere göre, olay, Gençosman Mahallesi Atakan Sokak'ta meydana geldi. Kimliği henüz belirlenemeye bir kişi, sokak ortasında Sunay Özcan ve annesi Virgül Baykara'ya kurşun yağdırdı. Olayda iki kadın hayatını kaybederken, saldırgan ise kendisine vurarak intihara teşebbüs etti. Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırılan saldırgan, hastanede öldü.

Gençosman Mahallesi Atakan Sokak'ta bugün öğle saatlerinde silah sesleri duyuldu. Cam ve balkonlara çıkan vatandaşlar iki kadının sokak ortasında kanlar içinde yerde yattığını gördü. Olay yerinde yaşamını yitiren kadınların aynı sokakta Birgül Baykara ve kızı Sunay Özcan olduğu anlaşıldı. Anne kıza silahlı saldırı düzenleyen kişi başına silahı dayayarak intihar etti.

Ağır yaralanan zanlı ambulansla Bağcılar Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Adının İbrahim Atmacaoğlu olduğu öğrenilen saldırgan hastanede yaşamını yitirdi. Polis sokağı cembere aldı. Olay yeri inceleme ekipleri cinayet mahalleninde delil aradı.

Saldırganın olay yerine geldiği otomobil , bagajı ve kapıları açık bir halde sokağın başında bulundu. Polis otomobilde de inceleme yaptı. Olayın şaşkınlığını yaşayan vatandaşlar, Birgül Baykara ve Sunay Özcan'ın aynı sokakta karşılıklı olarak oturduklarını, saldırıyı gerçekleştiren kişiyi tanımadıklarını söyledi. Polis saldırının sebebini ortaya çıkarmak ve İbrahim Atmacaoğlu ile anne kız arasındaki ilişkiyi araştırıyor.


TÜRKHABERLER.NET

SARAİ SİERA CİNAYETİ ZANLISI YAKALANDI

İstanbul’da kaybolduktan bir süre sonra cesedi bulunan ABD’li Sarai Sierra’nın katil zanlısı olarak aranan ”Laz Ziya” lakaplı Ziya T’nin Hatay’da yakalandığı bildirildi. Hatay Valisi Mehmet Celalettin Lekesiz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ”Laz Ziya” olarak bilinen Ziya T’nin bir süredir sürdürülen takip sonucunda yakalandığını belirtti.
Ziya T’nin Türkiye’de olduğunu ifade eden Lekesiz, ”Laz Ziya diye bilinen Ziya T. yapılan takip sonucunda yakalandı. Şu anda Türkiye’de. Adli makamlara sevk ediliyor. Adli makamlar İstanbul Savcılığıyla görüşüp gereken yapılacaktır” dedi.
Hatay Valiliği’nin internet sitesinden de yapılan açıklamada, ”ABD vatandaşı Sarai Sierra’nın katil zanlısı olarak aranan ve kamuoyunda Laz Ziya olarak bilinen Z.T. saat 12.00 sıralarında ilimiz Reyhanlı ilçesinde güvenlik güçleri tarafından yakalanmıştır. Şahıs ilk sorgulamasının ardından adli makamlara teslim edilmiştir” ifadelerine yer verildi.


ABCHABER.NET

KADİR İNANIR ÖLÜLERLE KONUŞTUĞUNU İDDİA ETTİ

RÖPORTAJ: ŞEBNEM ÖZCAN

GİRİŞ:

Türk Sineması’na zaman içinde çok aktör geliyor, çok oyuncu star olarak parlıyor ama onun yeri halkın gözünde bambaşka.. 44 yılda 200 filmde başrol oynayan Kadir İnanır, kanserle mücadelesini kazanıp yeniden hayata döndü. Ünlü oyuncuyla, sinemayı ve hayatı konuştuk..
Şebnem ÖZCAN..

-İki hafta önce, Londra’da düzenlenen 18’inci Londra Türk Film Festivali’nde, geçen hafta da Trabzon’da Karadeniz Teknik Üniversitesi’nden ödül aldınız. Bu ilgi sizde nasıl duygular yaratıyor?

Bu ilgi, genellikle üniversitelerden yoğun bir biçimde var. Ben prensip olarak devlet üniversitelerinin davetlerini tercih ediyorum. Çünkü orada okuyan gençler bu ülkenin yoksul, gariban ailelerinin öğrencileri… Onların aldığı eğitimle ilgili çok şey söylemek istemiyorum. Açıkça ortada. Ama özel ya da vakıf üniversitelerinin öğrenci başına aldıkları paranın çok yüksek olduğunu biliyorum. Böyle bir farklılık var, iki grup öğrenci arasında. O zaman ben tercihimi zengin olmayanlardan yana kullanıyorum. Çünkü özel üniversitenin sahibi zenginleşirken bir de portföyüne Kadir İnanır etkinliğini de soksun istemiyorum. Yani hepsine gidemeyeceğime göre tercihimi devlet üniversitelerinden yana kullanıyorum. Onlarla yaptığım sohbetlerde de büyük bir sevinç yumağı oluşturuyoruz. Çok coşkulu geçiyor söyleşilerimiz. Mesela Trabzon’da daha salona girerkenki ilgiyi görseydiniz benim ne demek istediğimi anlardınız. Daha hiçbir şey konuşmadan bir gürültü koptu sormayın. Hepsi benim onları tercih etmemin bilincindeydiler… Orada söylediğim bir cümle var. Bu benim dünya görüşümle ilgili bir gerçek. Ülkemizin geleceğiyle de ilgili bir görüş bu. Türkiye’nin geleceği onların elinde... O gençler yarın ülkenin yönetimine katılacaklar. Hem de çok kısa sürede. Namuslu ve tertemiz elleriyle bu ülkeyi aydınlık geleceğe taşıyacak tek güvencemiz o gençler. Böyle bir slogan oluşturdum. Bunu söylediğim zaman yer yerinden oynuyor. Bu benim sadece temennim değil umudum aynı zamanda. Bunu kendilerine iletmek için, onlarla çok sık kucaklaşmak için bu etkinlikleri elimden geldiği kadar yapmaya çalışıyorum. Şimdi de Muğla Üniversite’sinden bir davet var. Düzce Üniversitesi var, sırada bir sürü üniversite var.
-Siz kendinizi halkın sanatçısı olarak nitelendiriyorsunuz, bunu biraz açar mısınız?
Sanatı üstün bir sınıfın tercihi olarak da yapabilirsiniz. Bu bir tercih meselesidir. Ben halkın sanatçısı olmayı tercih ettim. Hiçbir baskı altında kalmadan kendi tercihimi yaptım. Kimseye “Sen neden sanat yapıyorsun?” diye hiçbir eleştirim yok. Benim anladığım kadarıyla gerçek sanatçı, yaşadığı ülkenin toplumsal sorunlarına karşı duyarlı olan, olumsuz yanların ortadan kalkması için verilen mücadelede en önde savaşan kişilere denir. Sanatçının tarifi bu bende… İsteyen kabul eder, isteyen kabul etmez.
-Bu görüşünüzden dolayı hiç eleştirildiniz mi?
Herkesin eleştirme hakkı var, beğenip beğenmeme hakkı var. Yani beni herkes yüzde yüz beğenecek gibi bir derdim de yok. Mutlaka birileri kendilerine göre beğenmeyecektir. O da onların sorunu. Benim sorunum değil. Ben kendimce doğruları söylüyorum ve toplumun çok geniş bir tarafından kabul görüyorsa azınlıkta kalmış birkaç kişide eleştiriyorsa o da işin tuzu biberi… Zaten her şey çok iyi olursa, hayatta hiç bir tartışma olmaz, yaşamın anlamı da kalmaz.
-Sinemada 44’üncü yılınıza girdiniz. “İyi ki oyuncu olmuşum” diyor musunuz?
İşte mesala oyuncu olmanın bir avantajı, beraber röportaj yapıyoruz. Bu söylediklerim binlerce okuyucuya ulaşacak. Sanatçı olmasaydım sen benimle burada röportaj yapmazdın ki. Yani bu röportajı toplumun her kesiminden adının yanında soyadıyla anılan ünlülerle de yapabilirsin. Ama toplumun genelinde saygı görmüş, kabul görmüş bir sanatçıyla röportaj yapmanın tadı da başkadır. Ben bunu hissettiğim için çok mutluyum.
-Yüzlerce filminiz var; en çok sizde iz bırakan, hala hatırladığınız ve çok iyi film oldu dediğiniz hangisi ya da hangileri?
Çok var. Bunu ikiye ayırmak lazım… Benim senaryolarına müdahale edebileceğim dönemler, bir de etmeyeceğim ilk dönemler… Yani siz eğer pazarlama box ofisi olarak o işin lokomotifi değilseniz, oraya müdahale etme hakkınız yok. O dönemlerde de güzel filmlerim var ama benim hakkım olmayan filmler. Daha sonra giderek tercihlerimi yapabilme gücünü elde ettikten sonra,”Senaryolar şöyle olacak, şu yönetmenle çalışırım, şu oyuncularla oynarım, içeriği şöyle şöyle olursa ben bu filmde varım” gibi şartları gösterdiğim film sayısı çok oldu. O ilk önce söylediğim filmlerin sayısı da çok az. O zamanda çok kısıtlı bir zaman. Yani bir 5-10 yıl arasında o zamanı kapatıp filmlerin üzerinde tercih gücümü elde ettiğim için kariyerimde en az 100’ün üstünde böyle bir film var. Benim isteyerek, beğenerek yaptırdığım bu zamanda onların arasında tabii ki sivrilenler var, tabii ki halk tarafından baş tacı edilmiş çok yüreklendirilmiş, sıralama yapmam doğru değil. Çünkü oraya verdiğimiz emeğin tartışılması anlamına gelir. Onu kabul etmediğim için öyle bir sayı veremiyorum sana ama çok olduğunu söyleyebilirim.
-Son filminiz ‘Elveda Katya’yı kariyerinizde nereye koyarsınız?
Şu anda bir sürü film teklifi alıyorum. Bakıyorum onlar da bir film… Yapıldığı zaman bir film olarak izleyebilirsiniz. Çalışanları, ben bir film yaptım diyebilir, oynayanları ben film oynadım, yönetmeni ben film çektim diyebilir, yapımcısı bende şöyle film çektim diyebilir ama beni ilgilendirmez. Çünkü benim bu yaştan sonra bu kadar yıllık sinemacı tavrımdan sonra oynayabileceğim filmler belli. O filmlerin söylenecek bir dili olmalı, bir sözü olmalı, bir meselesi olup tartışılması gereken bir yapısı olması gerekir. Şimdi o filmi öyle bir işledik ki sadece Türkiye’de değil dünyada Rus kadınlarına bakış açısını eleştiren bir film oldu. Film Trabzon’da geçiyor ama İstanbul’da da Rus kadınları var, Londra’da var, Çin’de de var. Dünyanın her tarafında bu Rus kadınları bir devlet politikasının bir gerçeği olarak üç nesildir, dünya piyasalarında dolaşıyorlar. Ancak sonuçta bir insanlar. Ve her gittikleri yerlerde öteki, dışlanmış ve aşağılanan bir gözle görülüyorlar. Vicdanları harekete geçirdik. Kötü bir ön yargıyla niye insanları kötü ilan ediyorsun? Bunun altında yatan gerçeğin ne olduğunu biliyor musun sorularını soran ve bunu açığa çıkartıp insanların vicdanlarına gönüllerine hançer gibi saplanan bir duygu yumağını aktaran bir film. Ha, şimdi bu filmi evrensel sinema değerleriyle tam güzel yapmamış olabiliriz. Her filmin hatası vardır. Ama söylediği dil olarak çok güçlü bir yanı vardır. O Sovyet kadınları bu dünya gerçeğinden çekilip kendi öz dünyalarına dönünceye kadar devam edecek bu rezilliği ortaya çıkaran tek film olarak kalacaktır. Sovyetler Birliği’nde de bugün her izleyen Sovyet yurttaşının onur duyacağı bir film oldu. Orada da büyük alkışlar aldı.
-Ben sizin bu filmle, Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde ‘En İyi Erkek Oyuncu’ ödülünü alacağınızı düşünüyordum. Herhangi bir sitem de bulunmadınız. Sizin bu konuda bir beklentiniz var mıydı?
Jüriler görecelidir, bir jüri beğenmez, öbür jüri çok beğenir. Ama burada asıl olan şey o film vizyonunu tamamladığı zaman, yani kitlelere tam ulaştığı zaman oradaki seyircinin takdiridir en büyük ödül. Şimdi orada ‘Halkın seçtiği en iyi film’ olmuş. Öyle olunca da geriye kalan teferruat oluyor. Önemli olan benim orada gösterdiğim performanstı. Kaldı ki yani hiç polemiğe gerek yok. Benim o kadar çok ödülüm var ki onların yanına belki yer açabilirdik. Çok önemli değil. Daha yeni filmler yaparız. Daha başka jüriler seyreder. Daha güzel şeyler olur.
-Siz bu ülkede büyük bir şöhretsiniz, siz Türk sinemasının kralısınız. Bu durum gerçek hayatta sizin özgürlüğünüzü kısıtlamıyor mu?
Özgürlük bence bireysel olmamalı. Yaşadığınız koca ülkede kim ne kadar özgürse benim kendi payıma düşecek özgürlük anlayışı bunlarla eş değer olur. Hiçbir olaya bireysel bakmıyorum. Ne kadar özgürlük varsa bu ülkede bende onların bir parçası olmak isterim. Kaldı ki eğer böyle bir kıskacın içindeysen bunu kimse zorlamadı ki bana. Kendi tercihimdi, kendi yaşam tarzımdır. Bu tercihi kullandığınız zaman kaybettiğiniz eğer özgürlükse ona da katlanmak zorundasınız. Şikayetçi olmanın bir anlamı yok yani.
-Özel hayatınızda herkes sizi tanıyor, ilgi gösteriyor; fotoğraf çektirmek isteyenler oluyordur bu durum sizi zaman zaman sıkıp bunaltıyor mu?
Şimdi bu cep telefonları çıktı, gündüz rahatladık çünkü göz doktorum müsaade etmiyor flaşı. Yani hesaplarına göre bana dedi ki-Türkiye’nin en büyük göz doktoru benim de arkadaşım Ömer Faruk Yılmaz gözlük almak için ona gittim-“Ya senin gözlerin biraz yorulmuş. İki numara olmuş yakın gözlüğün”… “Bence normal” dedim.“40 yıldır setlerde, o teknoloji yokken rekleftörlerle yansıtılan ışıklara nasıl baktığımızı anlattım. Rekleftörlerin insan gözünü neredeyse kör edecek bir sistem olduğunu, onun üstüne neredeyse 10 milyona yaklaşık gözüme flaş patladığını söyledim. Dedi ki “O zaman senin kör olmuş olman lazım, lafımı geri alıyorum”… Şimdi rahatız. Hayranlarım, hemen geliyorlar cep telefonlarıyla fotoğrafımı çekiyorlar. Flaş mılaş patlamıyor. Bazen gece flaşlı yapıyorlar bazen orada, “Yeter yoruldu gözlerim” diyorum. Yoksa ilgiden değil, sadece flaşın rahatsızlığından…
-İlgi sizi hiç şımarttı mı?
İlgi insanı mutlu eder şımartır mı? Şımartırsa olmaz ki?
-Ününüzden dolayı yapamadığınız ama hep arzusunu çektiğiniz bir şey var mı?
İnsanlar, bana büyük bir saygıyla yaklaşıyorlar. Bazen o saygıyı kırmaya kalkıyorlar bende müdahale ediyorum. Bir yere gittiğimiz zaman oraya çok fazla zengin birisi gelince bir iki garson onların tarafına yönlendirilir. Hemen çağırırım, “Ne oluyor?” derim. “Yani onun parası var diye mi ona öncelik tanıyorsun, yapamazsın. “ derim. “Önce, sana en fazla saygıyı gösteren bu ülkenin sanatçısına servis yapacaksın sonra onlara yapacaksın. Onlardan çok var. Sanatçıdan çok az var, bunu öğren” diyorum. Ne benim sana gösterdiğim sevgi kadar kimse gösterebilir, ne de benim sana verdiğim bahşiş kadar kimse bahşiş verebilir. O zaman en büyük zengin benim. Bunu asla unutma” dediğim zaman, “Tabii ağabey haklısın” derler. Ben bir yere gidince, “Baba geldi” diye yanıma yaklaşırlar. Bir restauranta gidince mutfağa da girerim. “Ne yapıyorsun, nasıl gidiyor?” diyince, bitti aşçılar mahçılar. Ne yapacaklarını şaşırırlar. Orada, ‘kardeşine’ yemek yapıyor çünkü. Onların hatırını soruyorum, adam sana yemek pişiriyor. İçerden gelip ona diyorlar ki, “Kadir İnanır’a pirzola…” Aşçı görmek istemez mi Kadir İnanır’ı? İlişkilerimde ve yaşam tarzımda bir sıcaklık oluşturmaya çalıştım yıllarca. Giderek de onu hızlandırıyorum. Tam tersine kaçmak yerine daha içine girerek daha sıcak yaklaşıyorum insanlara. Bu inançlı insanların koyması gereken bir tavırdır. Eğer insanın inançları sağlamsa dünyanın ne kadar kısa anlamsız olduğu bilincine vardığınız zaman iyi insan olmanın önemini daha iyi anlıyorsun. Kıran döken olumsuz yanları hemen görüyorsun ve onları reddetmeye başlıyorsun. Ne kadar anlamsız yakışmayan çirkin şeyler olduğunu görüyorsun. Her gün gazeteyi açıyorum mutlaka tanıdığım birisinin ölüm ilanını görüyorum. En sevdiğim arkadaşlarım tek tek bu dünyadan çekip gidiyorlar.
- Psikolojinizi iyi hissetmediğiniz zamanlarda ne yapıyorsunuz? Kendinizi nasıl şarj ediyorsunuz, nerelerde huzur buluyorsunuz?
Çok sıkıntıya girdiğim zaman hemen arabaya biniyorum. Mezarlığa gidiyorum. Yavaş yavaş mezar taşlarına bakıyorum. Bir bakıyorum ki yüzlerce tanıdığım insan orada yatıyor. Çok sevdiklerimin başına gidip dualar okuyorum. Arabaya bindiğim zaman bütün o umutsuzluğumu bütün o dertlerimi unutuyorum. Size de tavsiye ederim. Herkese tavsiye ederim. Çok sıkıldığınız zaman lütfen mezarlığa gidip şöyle bir dolaşsınlar. Mezar taşlarına baksınlar. Hayatın gerçeği o.
-Ölülerle konuşuyor musunuz?

Evet, onlarla konuşuyorum. O zaman ne oluyor kurtuluşun tek yolu var, inanç sahibi olmak… Birileri diyor ki “Yaaa kardeşim ben inançlı değilim”… Değilsen değilsin, senle mi uğraşacağız yani. O da senin özgürlüğün, olma yani. Ben inançlıyım bana saygı duy, bende sana saygı duyarım “Niye inançsızsın?” demiyorum. Ama sonunda geliyorum namazını ben kıldırıyorum yani. Öyle 25-30 defa yalan konuştuğumuz oldu.
-Nasıl yani?
İmam soruyor. “Bu kişinin yaşarken inançlı bir Müslüman olduğuna inanır mısınız” diyor. Evet diyorum mecburen. Yalan deyip rezalet mi çıkarayım? Bir de benim inancıma göre benim son dakikadaki şahadetimin Allah tarafından onun affına vesile olacağına inanıyorum.
--Şöhretin bir bedeli var mı ve siz bu bedeli nasıl ödediniz?
Dramatik bir şey oluşmadı. Şöhretin benden götürdüğü hangi ölçüde özgürlük yaşayacaktım, özgürlüğün adı neydi, neyi yapamadım gibi soruları da içerisine koyarsak getirdikleri daha fazla. Getirdiği o saygı çok fazla. Buradan yola çıkalım başlayalım arabayla şu Türkiye’yi gezmeye. Yav orada bizi gören insanların bizi ağırlamak isteyen insanların milyonlarca insanın sevgisinden büyük ne vardır? Onun için şöhretin bedeli fazlasıyla alınmıştır.
-Sizin bir deyişiniz var “Ben öldüğüm zaman cenazem bütün evlerden çıkacak” diye…
Öyle oldu, hastalandığım zaman o evlerden okunan dualarla kurtuldum ben. Yoksa öbür tarafa gitmiştik. Ona inanıyorum, ben inançlı insanım. Her evde dualar okunuyor. Aramayan sormayan kalmadı beni. Kıyamet koptu. Allah bana dedi ki “Sen git, biraz daha vazifelerini yap. Sonra gelirsin”… Allah beni elçi olarak görevlendirdi diye düşünüyorum. Git iyi işler yap, güzel şeyler söyle, güzel filmler çek, insanlığa faydalı ol” Ben ne istiyorum ki fazla daha fazla yaşayınca ne olur? Yerçekimi kanunu da reddetmeyeceğimize göre yani giderek yaşlandığımızın bilincinde olduğumuza göre ne olacaktı?
-Geçmiş olsun, sağlığınız yüzünden bizi çok korkuttunuz. Şimdi nasılsınız?
Benim hastalığımla ilgili hiçbir şey kalmadı.
-Akciğeriniz de bir leke var dedikleri an ne düşündünüz?
Her şeye hazırlı olmak lazım… Göz göre göre doktor soruyor sana “Kaç yıldır sigara içiyorsun?” diye… Adama diyorsun ki “40 yıldır”… “Ne kadar içiyorsun?” diyor. “Çok içiyorum” diyorum.. İnanıyorsun ya bir gün öleceğine o süreci kendin hızlandırıyorsun. Niye hızlandıralım? 69-70 yaşında illa öleceğin varsayılabilir ama kendine iyi bakarsan sağlıklı ölürsün. Yataklarda sürünmezsin. Yatalak olmazsın. Yoksa kendine çok iyi baktığın zaman 200 yaşına kadar yaşayacak halin yok.
-Peki, aklınızdan ölüm geçti mi?
Geçer ne olacak yani? Geçse ne olacak? Nasılsa ölmeyecek miyiz?
-Bu hastalık size ne öğretti?
Hayata daha fazla sarılıp daha fazla çevrene güzellik iyilik çevrene faydalı olma duygusunu güçlendirdi. Gitseydim şimdi bunları konuşamıyor olacaktık bak. Daha iyi şeyler yapabilmek, dünyadaki kötülüklerin ortadan kalkması için var gücünle mücadele etmek… Bu dünyadan nasılsa gideceğiz ama giderken çok güzel şeyler yaparak kırıp dökmeden bunlarda insan olmanın bir gereği zaten. Bir insanda olması gereken şeyler. Adama diyorlar ki “Ne kadar iyi bir adam. Zaten öyle olmak zorunda… Adama niye alkışlar tutuyorsunuz ki? Eğer bunu yapmıyorsa kötü adam demektir nedir yani? Adam çok iyiymiş, öyle olması gerekiyor zaten.
-Sağlığınız adına eskiden yapmadığınız ama şimdi yaptığınız bir şeyler var mı?
Var tabii… Ciklet çiğneyene çok kızardım en fazla ben çiğniyorum. Bak şimdi yine sigara aklıma geldi. Sigara aklıma gelince ciklet çiğnemem gerek. (Cebindeki sakızı çıkarıp ağzına atıyor) Günde 1 saat spor yapıyorum. Diyet ve zararsız şeyler yemeye çalışıyorum. Öyle her istediğim şeyi yememeye çalışıyorum. Yani işte bu yaştan sonra yaşın da getirdiği gerekli dikkati sürdürmeye çalışıyorum.
-Stresten kaçıyor musunuz?
Stresten kaçamazsın. Stresten kaçmak için ilgi alanını doğaya atman gerekiyor. Kendi küçücük dünyana kapanıp orada yaşaman gerekiyor. Hayatın içersindeysen toplumsal olaylara duyarlı bir insansan her gün okuduğun gazeteden, dinlediğin haberden şahit olduğun karamsarlıktan kurtulman mümkün değil anlatabiliyor muyum? Akşam haberleri açıyorsun yarısı şiddet yarısı ölüm üzerine kurulu. Şehirde yaşayıp da stresten kaçış yok.
-Allah gecinden versin Kadir İnanır’ın bir vasiyeti var mı?
Yok öyle şey… Ne gibi…
-Adınıza belki bir okul yaptırmak istersiniz? Ya da ne bileyim, hani hep yaparlar ya; mal varlığınızı Mehmetçik Vakfına falan bırakmak istersiniz?
Onları yapacağım zaten. Mehmetçik Vakfı’nda ne var? Devlet kendisine yapamıyor da bir de vakfına yapacak. Ben böyle vakıflara makıflara karşıyım. Devletin asri görevi bütün bunları ortadan kaldırmak... Mehmetçik Vakfı ne oluyor, araba mı alacak Mehmetçik kendine. Jandarma binasını mı yapacak. O vakıf paralarıyla olmaz. Şimdi o konulara hiç girmeyelim de durup dururken o insanlarla bir gerginlik yaşayamayalım. Adam okul aile birliği kurmuş, ne demek okul aile birliği ya? Devlet eğitimden sorumluysa okulları yapacak talebeleri de adam gibi okutacak. Devletin görevi bu... Vergisini veren yurttaş lazım bu ülkeye… Önemli olan o. Yurttaşlık görevini yerine getiriyorsa devletin parası olur. Adam katkıda bulunmayacak, yurttaşlık görevini yerine getirmeyecek cümlenin özüyle vergisini vermeyecek ondan sonra da ülkenin yönetimini beğenmeyecek. En fazla konuşanda onlardır zaten. En fazla eleştiri yapan da onlardır. Hiçbir şeyi beğenmeyende onlardır. Sor? Yurttaşlık görevini yerine getirdin mi de. Altından cılk çıkar. Onun için bu ülke kafasını kaldırıp da ekonomisini güçlendiremiyor işte.
- Bugüne kadar 200’e yakın filmde oynadınız, 12 tane dizi filminiz var. Filmlerinizde kabadayı, mahkum, köylü, kamyon-tır şoförü, ağa, müzisyen, avukat, iş adamı, kayak hocası, sünger avcısı, politikacı ve nice rollerde sizi seyrettik. Hiç oynamadığınız aklınız da kalan bir rol var mı?
Filmlerde karakteri seçerken toplumda yaşayan kalabalıkların temsilcisi olması lazım... Bu saydıkların onlar... Bunun dışında da küçük gruplar var, giderek bireysel haline gelmiş marjinal tipler var. Onları reddediyorum zaten. Yaparım, dünyanın en acımasız en kötü adamını da oynarım. Ama onun bir hasta olduğunu filmde anlatırsınız. Bu zavallı hasta bak ne kötülükler yapıyor derseniz. Onun dışında çok marjinal tiplerle ilgilenmiyorum. Ne bileyim adamın hobisi vardır. Kendince yeni haritalar yapıyordur. Bir laboratuar kurmuştur, harita düzenini değiştiriyordur dünyanın. Bana ne? Yaparsa kutlarız ama gidip de onun filmini çekip hayatını kalabalıklara anlatmanın manası yok. Öyle marjinal tipleri seçmiyorum. Hayatın içinde var olan kalabalık olan gerçek hayatın öğelerini tercih ediyorum.
-Şu Kadirizm felsefesi sizin haricinizde mi çığ gibi büyüdü?
Cem Uzan’ın ortaya attığı bir şey o. ‘Savcı’ dizisini çekerken billbaordlara savcı dizisinin tanıtım sloganı olarak öyle bir şey yazdı. O da yapıştı kaldı bana. Medya üzerinde duruyor. Hala medya yazıyor, ben öyle bir şey söylemiyorum. Ne yapalım şimdi koskoca medya her gün yazıyorsa benim öyle bir gücüm yok ki mahkemeye mi vereceğim medyayı niye böyle yazıyorsun diye.
-Kadirizm dedikleri şey nedir?
Onlar da savunuyor, “Niye Ahmedizm, Mehmetizm demiyoruz da Kadirizm diyoruz. Onu da sen düşün” diyorlar.
- Sizin için Türkiye’nin en güzel gülen adamı diyorlar öyle misiniz?
Öyleydi. Gülerim de çok olsun gülecek şeyler onun için uğraşıyoruz zaten. Her şey çok güzel olsun da biz de gülelim ağlamayalım.
-Sizi nasıl insanlar sinirlendirir? Bizim görmediğimiz bilmediğimiz sert bir yanınız var mı?
Var tabii. Bir şeyin içini boşaltmak, bir şeyi göz göre göre sulandırmak böyle şeyler vardır, kaypak karakterler vardır toplumun içersinde. Mesela, gözünün önünde adam vururlar ‘ben görmedim’ der, falan gibi. Ciddi bir şey konuşurken içini boşaltıp espriler yapanlar gibi çok sahte adamlar vardır. Hayata karşı her şeye makaraya vurma derim.
-Dışarıdan bakıldığında sert ve asabi bir görüntünüz var. Ama içinize girenler sizin sevgi dolu biri olduğunuzu söylüyorlar. Kendinizi korumak için mi dışarıya karşı böyle bir kalkan oluşturdunuz?
Ben kimseye bir şey yapmıyorum. Gayet ciddi biçimde duruyorum. Özellikle bir şey yapmıyorum. Karşı tarafa, ‘ya benimle konuşurken biraz ciddi takıl’ gibi bakıyor olabilirim. Yoksa bu bir tavır değil.
-Kadir İnanır nasıl bir erkektir? Siz de az da olsa maçoluk var mı?
Ben maçonun tarifini tam anlamış değilim. Yani erkek egemen bir yaşamı savunan bir adamsa maço ki tarifi o, literatüre baktığın zaman ben kadının olmadığı bir hayatı reddeden bir adamım. Tam tersine, sayısal olarak da bir erkekten fazla hayatı yönlendiren insanlar olmasını savunan bir adamım. Kadınsız nefes almayı bile reddeden bir adam nasıl oluyor da erkek egemen bir toplumu savunuyor? Çelişki var bence onun için ben ısrarla bunu söylememe rağmen hala orada bir yer ayırmaya çalışıyorlarsa benim yapacak bir şeyim yok yani.
-Çok üzüldünüz diyelim. Hıçkıra hıçkıra ağlar mısınız? Kolay göz yaşı döker misiniz?
Anayasanın birinci maddesi eğer iyi insansan, hemen ağlamayı becerebilen insan olmalısın. Ses tonun titreyip gönlün sızlamıyorsa ben insanım falan deme zaten. İyi insan olmaya çalıştığımıza göre, hayatımızın son hızla hep iyi olmak için harcadığımıza göre demek ki bir de ben en güzel ağlarım biliyor musun? Ağlamanın da güzeli vardır. Bazen ağlıyor gibi yapar hü hü hü yapar içi sızlamıyordur sahtekarların var ya… Ha ha hah…
- Sizin oynadığınız sinema filmlerinde “Uleynn” diyerek kadına attığınız tokatlar pek meşhurdur. Gerçek hayatta hiçbir kadını tokatladınız mı?
Yok, olmadı.
-Filmlerde bu görüntünüzün taklit edilmesine ne diyorsunuz?
Her taklit aslını yüceltir. Bu benim uydurduğum bir laf değil. Bir de biz orada bir karakter var, o karakter de karısını dövüyor. Açıyorsunuz gazeteyi karısını vurdu diyor, karısını dövmekten öldürdü diyor bir adam. Bu adamı canlandırıyorsanız o yaptıklarını göstermek durumundasınız. Bu beğenmediğiniz olguları savunan bir filmse o kötü işte. Onların yanlış olduğunu ortaya koyan bir filmse alkışı hak ediyorsunuz. Komedyenler beni taklit edebilir, öyle bir derdim yok benim. Ama düzgün yapsınlar, doğru yapsınlar, işi cıvıklaştırmasınlar. Çok abartmasınlar. Komik gördüğün bir şeyler olabilir ama ilaveler yapıp işin cıvığını çıkartma…
-Kadir İnanır’ın bir veliahtı var mı yoksa bu veliaht meselesi özünde tabiatın kanununa aykırı gelen bir şey mi?
Yok ya, saçma bir şey o. Ben sana bir şey söyleyeyim. Bu televizyon dizilerinin en önemli faydası çok oyuncu yetiştirdi. Kadın ve erkek en az 10-15 tane birbirinden değerli genç oyuncular yetişti. Bunların hepsine taktirle karşılıyorum. Bu daha iyi diyemem çünkü hepsi benim için değerli. Hepsi de bana son derece saygılı çocuklar. Geçen gün Londra’da Kıvanç Tatlıtuğ’la karşılaştık, bir sarıldı bana “Ağabeyim” diye çocuğun içi titredi. Kenan İmirzalıoğlu öyle…
-Hayatınız boyunca hiç çocuk sahibi olmayı istediniz mi?
Kısmet meselesi. Allah isteseydi olurdu. Aslında benim beceriksizliğim bu. Bunca yıllık hayatımda bir kadına güvenemedim. Daha doğrusu çocuk yapabilecek bir kadın bulamadım. Kendimi suçlu hissediyorum, kimseyi değil. Beceremedim işte.

EĞİTİM'DE ÖNDER YÖNDER

Hazırlayan Unknown on 16 Mar 2013 | 16:43

Nilüfer’de 5 yıldır hizmet veren Küçük Şeyler Anaokulu ile Bursa’lı ailelere farklı ve kaliteli bir seçenek sunan Üstün Dökmen Yaşam Boyu Gelişim ve Eğitim Akademisi’nin ilkokul ve ortaokul eğitimi veren markası Yönder Okulları, 2013-2014 eğitim-öğretim yılında Bursa’da faaliyete geçiyor. 2006 yılında yola çıkan ve bugün ülkemizde 20 ilde 33 okuluyla hizmet veren Küçük Şeyler Anaokulları’nın devamı olan Yönder Okulları’nın Bursa şubesi, 16 Mart 2013 Cumartesi günü Almira Otel’de yapılan lansman ile basına tanıtıldı. Prof. Dr. Üstün Dökmen ve Uzm.Psk.Süleyman Hecebil’in katılımıyla gerçekleşen lansmanda, farklılığı ve özgünlüğü ile eğitim dünyasının yönderi ve önderi olma yolunda ilerleyen Yönder Okulları’nın eğitim felsefesi, programı ve farklılıkları anlatılarak basın mensuplarının soruları yanıtlandı.Bursa’da İzmir yolu üzeri çalı kavşağı mevkiinde, Nilüfer Üçevler’de, modern okul binasıyla hizmete girecek olan Yönder Okulları’nda teknolojik donanımlı derslikler, fen, ingilizce, matematik ve teknoloji laboratuarları, müzik ve sanat atölyeleri, spor alanları, bilim merkezi, buz pateni pisti bulunuyor. 4000 metrekare kapalı, 3000 metrekare açık alanı olan okul binasında öğrencilere kaliteli ve keyifli öğrenme ortamları sunuluyor.
NİLÜFER BELEDİYESİ İLE YÖNDEROKULLARI PROTOKOLÜ İMZALANDI
Nilüfer Belediyesi ve YÖNDER Okulları ile Küçük Şeyler Anaokulu arasında imzalanan protokolle, personel çocuklarına kayıtlarda yüzde 5 ila 20 arasında indirim yapılacak.Nilüfer Belediyesi ve YÖNDER Okulları ile Küçük Şeyler Anaokulu arasında iş birliği protokolü imzalandı. Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey ileYÖNDER Okulları ile Küçük Şeyler Anaokulu Kurucu Temsilcisi Ersin Yılmaz arasında imzalanan protokol sonucu, Nilüfer Belediyesi personel çocuklarına kayıtlarda yüzde 5 ila 20 arasında değişen oranlarda indirim uygulanacak. İmza sonrası Başkan Bozbey ve Ersin Yılmaz yapılacak iş birliğinden dolayı memnuniyetlerini dile getirdiler.

ALBÜMÜ 3 HAFTA'DA 40 BİN SATTI

Beni Durdursan Mı?" albümünü 20 Şubat'ta çıkaran Gülşen, rekora koşuyor. Güzel popçunun albümü 3 haftada 40 bin satış rakamına ulaştı. Gülşen'in "Yatcaz Kalkcaz" şarkısı da zirveye çıktı.itunes'da en çok indirilen ilk 100 Türkçe şarkı içinde de Gülşen'in albümünden 10 şarkı yer aldı. Seksi şarkıcı, bu rakamla Türkiye'de bir ilke imza atmış oldu.

TÜRKHABERLER.NET

İSTANBUL'DA EKMEK İSRAFINA AMBALAJLI ÖNLEM ALINACAK

 

İstanbul Ekmek Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Münir Kardal, dernek olarak bakkal, market ve zincir marketlerde ekmeğin ambalajlı olarak satılmasına ve Türkiye'nin yılda 1 milyar lira tasarruf sağlamasına öncülük etmeye hazır olduklarını bildirdi.Ekmek israfına karşı ambalaj

Kardal, yaptığı yazılı açıklamada, yılda 1,5 milyar ekmeğin çöpe atıldığını kaydederek, bu israfın maddi değerinin 1 milyar lira olduğunu belirtti.

Sadece İstanbul’da 300 milyon ekmeğin çöpe atıldığını ve bunun maddi değerinin 225 milyon lira olduğunu vurgulayan Kardal, bu israfın en büyük sebebinin, "sıcak ekmek tüketim alışkanlığından dolayı bakkal, market ve zincir marketlerin, ertesi gün nasıl olsa sıcak ekmek gelecek düşüncesiyle ekmeğin yüzde 10’unu iade etmesi" olduğunu aktardı.

Kardal, "Dernek olarak bakkal, market ve zincir marketlerde ekmeğin ambalajlı olarak satılmasına ve Türkiye’nin yılda 1 milyar lira tasarruf sağlamasına öncülük etmeye hazırız. Bu konuda yetkili bakanlığın bize destek olmasını bekliyoruz" ifadelerini kullandı.

posta

ÜNLÜ OYUNCU FRİKİK'TE YAKALANDI


Mercedes-Benz Fashion Week İstanbul'a katılan oyuncu Hatice Arslan verdiği frikik ile güne damgasını vurdu.


Seksi oyuncudan frikik kazası

Gamze Saraçoğlu 'Solitude' adını taşıyan 2013-2014 Sonbahar - Kış hazır giyim koleksiyonu Mercedes-Benz Fashion Week İstanbul'da sergiledi.

Defilede Muhteşem yüzyılın başarılı oyuncusu Selma Ergenç ve manken Didem Soydan'da podyuma çıktı. Defileye damga olay ise oyuncu Hatice Aslan'ın verdiği frikik oldu. Sevgilisi Kenan Ece ile bir dargın bir barışık süren ilişkileri ile gündemden düşmeyen ünlü oyuncu, basın mensuplarının görüntü aldığını anlayınca toparlanmaya çalışsa da frikik vermekten kurtulamadı




TÜRKHABERLER.NET

KARAYILAN KCK DAVALARI DÜŞMEZSE BARIŞ SÜRECİNİ BOZARIZ

Çözüm süreci için KCK davaları hükmen düşmeli

Abdullah Öcalan’ın, terör örgütü PKK’nın silah bırakmasıyla ilgili hazırladığı planın muhatapları, değerlendirmelerini tamamladı. BDP ve Avrupa kanatları teklife destek verirken, silahlı unsur Kandil çekinceleri olduğunu ifade etti. Kandil’in en yetkili ismi olan Murat Karayılan, Öcalan’ın planıyla ilgili örgüte yakın bir ajansa yaptığı açıklamada, sürece şartsız destek vermeyeceklerini ima etti: “KCK denilen bu davaların da hükmen düşmesi gerekiyor. Böyle olmazsa sürecin derinleşmesi ve giderek bir barışa dönüşmesinin koşulları da gelişemez.” Kandil’deki en yetkili isim olan Murat Karayılan, kendilerine yakın olan bir haber ajansına verdiği demeçte, son aşamada sonuç alıcı bir gelişmenin yaşanabilmesi için kendilerinin de bir takım görüş ve önerileri olduğunu anlattı. Sözü KCK davalarına getirdi: “Bir kere bu insanlar Kürt siyasetini yürüttükleri ve kimlikli Kürt duruşuna sahip çıktıkları için içerideler. Eğer devletle Kürt siyaseti barışacaksa, o zaman bu tutumun da değişmesi gerekiyor. Yani KCK denilen bu davaların da hükmen düşmesi gerekiyor. Biz ‘hemen şimdi olsun’ ya da ‘biz bıraktık, siz de böyle yapın’ demiyoruz. Sürecin buna doğru gitmesi gerekiyor. Zaten böyle olmazsa sürecin derinleşmesi ve giderek bir barışa dönüşmesinin koşulları da gelişemez. Bu bir gerçektir.” Murat Karayılan, Öcalan’ın Nevruz kutlamalarında açıklanması beklenen nihai kararına da değindi. Öcalan’ın mesajının kendileri için de bağlayıcı olacağını anlattı. Karşı tarafın çözüme yönelik net bir tavır koyamadığını savundu. Karayılan, “Biz dürüst yaklaşacağız ve sürecin derinleşmesini esas alacağız. Bütün Türkiye, Kürdistan ve dünya kamuoyu şunu bilmeli: Biz PKK hareketi olarak savaşa da hazırız, barışa da. Savaşta da kendimize güveniyoruz, barışta da. Tercihimiz bu sorunun barışçıl yöntemlerle çözülmesidir. Ama sorunun çözülmesi için karşı tarafın da yapması gerekenler vardır. Yani sorun tek taraflı çabalarla çözülmez. Herhangi bir tarafın diğer tarafı yok etme, zayıflatma ve eritme niyetiyle yaklaşımı olursa, bu tekrardan sil baştan olur.” ifadelerini kullandı. Alınan bilgilere göre, PKK’nın Öcalan’a verdiği cevap metninde ‘geri çekilme, silah bırakma ve sosyal hayata katılım’ şeklinde özetlenen 3 aşamalı plana ilişkin devlet güvencesi verilmesi gerektiği kaydediliyor. Cevapta, barış sürecinde atılacak her adımın ayrıntılı şekilde müzakere edilmesi ve devletin bu konularda takınacağı tavrın kayıt altına alınması gerektiği belirtiliyor

GAZETECİ.TV

İSTANBUL'DA NEVRUZ KUTLAMALARI YOL KAPATACAK

Nevruz kutlamaları nedeniyle 17 Mart Pazar saat 07.00'da bazı yollar trafiğe kapatılacak

Zeytinburnu Kazlıçeşme Meydanı’nda 17 Mart Pazar günü yapılacak Nevruz kutlamaları nedeniyle bazı yollar trafiğe kapatılacak. İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden yapılan yazılı açıklamaya göre pazar günü 07.00’den itibaren etkinlik sona erinceye kadar kapatılacak yollar şöyle;

-10. Yıl Caddesi (Sahil kuzey güney girişleri ve Belgratkapı arası),
-Zeytinburnu Varyanttan Zeytinburnu’na giriş,
-Zeytinburnu Önleyici Hizmetler Ekipler Amirliği önünden geçen Abay Caddesi ve Zakir Başı Sokak,
-Yedikule Göğüs Hastalıkları Hastanesi önü
-Balıklı Rum Hastanesi önü
-Anıt Mezardan gelip 10. Yıl Caddesine girişler
-Samatya Hastane yanından sahil kuzey yola çıkışlar
-Namık Kemal kavşaktan kuzey yola dönüşler
-Kazlıçeşme Pazar önü (Muammer Aksoy Caddesi),
Kapatılan yollar yüzünden Pertevniyal Lisesi yanından akım Aksaray Millet Caddesi ve Vatan Caddesine yönlendirilecek, Mudurnu Varyanttan Aksaray içerisinden - İski yanından gelen akım Mudurnu Varyant üzerinden geri çevrilecek, Ekrem Kurt Bulvarından sahil güneye dönüşler, sahil güney Taşhanlar Varyanta yönlendirilecek, Zeytinburnu Belediye yanından güney yola akım verilmeyecek, kuzey yola yönlendirilecektir.

ALTERNATİF GÜZERGAHLAR

-D-100 kuzey güney yol
-Hal yolu kuzey - güney yol
-Havuzlu Kavşak - Atatürk Havalimanı Caddesi - Basın Ekspres yolu
-Ataköy Sahil - Adnan Kahveci Bulvarı
-Ataköy Sahil Strazburg Caddesi - Ataköy Bulvarı
-Bakırköy Taşhanlar Köprü - Ekrem Kurt Bulvarı - Emine Erkul Caddesi
-Vatan Caddesi
-Millet Caddesi



POSTA

KIZININ ÜSTÜNE KUMA OLARAK GELDİĞİNİ ÖĞRENİNCE CANLI YAYINDA BAYILDI

Bir TV kanalında canlı yayına katılan Semra Karatoprak, telefonda üstüne kuma gelen kızının sesini duyunca bayıldı.

'ÜVEY BABAM DÖVEREK TECAVÜZ EDİYORDU '
Aynur Hanım'ın yaptığı açıklamalar ise herkesi şoke etti. Üvey babasının kendini tehdit ettiğini söyleyen Aynur Hanım, 'Beni kemeriyle dövüyordu. Üvey babam yüzünden intihar ettim, ölmek istedim. Sürekli döverek tecavüz ediyordu, bayıltacak şekilde' diye konuştu.


MYNET

YAVRU KEDİNİN İMDADINA ANNESİ YETİŞTİ

Sinop'ta denize düşmesi ardından rıhtım altında mahsur kalan yavru kediyi kurtarmak için alarma geçen polise anne kedi yardım etti.Polis tarafından yavru kedinin mahsur kaldığı yerden rıhtıma ulaşabilmesi için kayalıklardan rıhtıma kadar tahtalarla köprü kuruldu. Daha sonra yavrunun rıhtıma korkmadan çıkabilmesi için çevrede toplanan vatandaşlar uzaklaştırıldı. Kurulan köprünün başına gelen anne kedi uzun süre yavrusuna seslenerek, minik kedinin yönünü bulmasını sağladı. Yavru kedi de annesinin sesini her duyduğunda ses vererek rıhtıma ulaşmaya çalıştı. Sonunda rıhtıma kadar gelen minik kediyi gören anne kedi yavrusunu koklayıp yalayarak sevgisini gösterdi. Oldukça duygusal bir karşılaşmanın ardından yavru kedi ve anne kedi, polislere teşekkür edercesine arkalarına defalarca bakarak gözden kayboldu

MYNET

İSTANBUL KAR'A DÜN GECE TESLİM OLDU

İstanbul’da dün akşam saatlerinde başlayan yağmur, gece yerini kar yağışına bıraktı.
Hava sıcaklığının eksi 1 dereceye kadar düştüğü, lapa lapa kar yağdığı görüldü. Taksim Meydanı’nda eğlenmeye gelen vatandaşlar yoğun kar yağışına hazırlıksız yakalandı. Yol üzerinde bulunan satıcılardan şemsiye alan vatandaşlar, yağış nedeniyle yürümekte zorlandı. Bazı vatandaşlar, dün 24 derece sıcaklık olduğunu, Mart ayında kar yağışını şaşırtıcı bulduklarını ve eğlenmek için geldikleri Taksim’de kar yağışına hazırlıksız yakalandıklarını söyledi.

 
MYNET

GÖKÇEK'İN LOGO CİNLİĞİ

Kedinin 3 bıyığından birini kesti, mahkeme kararını aştı.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Ankara 7. İdare Mahkemesi'nin, "Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi'nde 3'te 2 çoğunluk sağlanmadan karar alındığı" gerekçesi ile iptal ettiği Ankara'nın "Gülen Ankara Kedisi" logosunu, kedinin 3 olan bıyık sayısını 2'ye düşürerek yeniden Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi'nden geçirdi.
Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi'nin olağan mart ayı toplantılarına, "Gülen Ankara Kedisi" logosu damgasını vurdu. Gökçek başkanlığında bugün akşam saatlerinde toplanan belediye meclisi, Ankara 7. İdare Mahkemesi'nin, "Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi'nde yeterli çoğunluk sağlanmadan karar alındığı" gerekçesiyle geçtiğimiz Ocak ayında iptal ettiği "Gülen Ankara Kedisi" logosunu üzerinde çok küçük değişiklikler yaparak yeniden Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi'nden geçirdi. Gülen Ankara Kedisi'nin 3 olan bıyık sayısı 2'ye düşürüldü. Ankara Büyükşehir Belediyesi, 2 bıyıklı Gülen Ankara Kedisi'nin değişik versiyonlarını, belediye logosu olarak kullanacak.

Bu ilk değil daha önce bıyık eklemişti
Gökçek, Eylül 2011'de Danıştay 8. Daire, "Gülen Ankara Kedisi" logosunu yine aynı gerekçeyle iptal ettiğinde ise kedi simgesine bıyık ekleyerek ve kedinin sarı ve mavi renk olan gözlerinin yerini değiştirerek aynı logoyu belediye meclisinden geçirmişti. Gökçek, daha önce de Ankara 3. İdare Mahkemesi tarafından iptal edilen Ankara'nın cami minareli amblemini ilk amblemde tepede 3 olan yıldız sayısını 5'e çıkartarak yeniden Belediye Meclisi'nden geçirmişti.



ABCHABER.NET

AYBABA YENİ KARTALIN RAPORUNU YÖNETİME VERDİ

Beşiktaş Teknik Direktörü Samet Aybaba’nın yeni sezon transfer raporunu yönetime teslim etti.Kalede ilk tercih Tolga Zengin, plase Sinan Bolat… Savunmada Escude gidiyor, yabancı bir stoper geliyor. İki Serdar; Kurtuluş ve Gürler, sağ kanada düşünülüyor. Niang’ın da bonservisi alınıyor.Samet Aybaba, ligin bitimine 9 hafta kalmasına rağmen gelecek sezonun raporunu Futbol Komitesi’ne teslim etti. Takım içerisinde yer alan durumları kritik oyuncularla ilgili görüşlerini tek tek yazan tecrübeli teknik adam, eksik bölgelere yapılacak takviyeler hakkında da yönetime bilgi verdi. Kaleyi yerli bir oyuncuya verecek Aybaba, stopere ise ismi sır gibi saklanan bir yabancı istiyor; Niang’ın da takımda kalması söz konusu.

İşte Samet Aybaba’nın yönetime sunduğu raporun satır başları:

1- Yabancı sayısının yıllar içinde kademeli olarak azalacak olması nedeniyle bu bölgeye yerli bir isim alınmalı. İlk tercihim Tolga Zengin. Oyuncu gelmek istiyor ancak kulübünde bir problem çıkarsa Sinan Bolat, bu mevkii için ideal bir isim. Kadromuzda olan Cenk ve başka bir yerli kaleci, bizim için yeterli olur.

2- Escude’ye yeni sezon için takım bulmasını söyleyebilirsiniz. Ancak bu bölge için yine bir yabancı oyuncu düşünüyoum. Sivok’un yanında yine onun gibi teknik bir oyuncu olmalı. İzleme Komitesi’nin Afrika Kupası’nde beğendiği iki stoper birkaç kez daha izlenebilir. Bu oyuncuların kasetlerini ben de yakından takip ediyorum.

3- Birinci madde de belirttiğim gibi yabancı sayısını azatmalıyız. Bu nedenle de sözleşmesi bitecek olan Hilbert’in durumunu göz önüne getirmek gerek. Elazığspor’dan Serdar Gürler ve Gaziantepspor’dan Serdar Kurtuluş ile yapılan görüşmeler devam ettirilmeli.

4- Niang geldiği günden bu yana, eksiği olmasına rağmen takıma faydası dokunan bir oyuncu. Eğer bir kez daha kiralama yoluna gidilirse formu düşebilir. Maliyetine göre bonservisini almak için çalışabiliriz.

5- İbrahim Toraman ile sözleşme mutlaka yenilenmeli. Kaptan, takım için çok önemli bir oyuncu; aynı zamanda da iyi bir lider ve genç oyuncular için bir ağabey görevi görüyor. Muhammed ile de sözleşme yenilenmeli. Gelecek sezon kiralık gidip gitmeyeceğine ise sezon başı kampından sonra karar verebiliriz.

6- Dentinho’yu geldiği günden bu yana görme şansımız olmadı. Kalan haftalarda değerlendireceğiz ancak bu oyuncu için de kararımızı sezon başı kampından sonra verebiliriz. Gerek duyulursa kiralık sözleşmesi sonlandırılır.

7- Mehmet Akyüz ve Mehmet Akgün gönderilebilir. Ancak Hilbert’in gitmesi durumunda Mehmet Akgün, yedek sağ bek olarak takımda kalabilir.

8- Sezon öncesi kampına bu kez de birçok genç oyuncu götürmeyi planlıyoruz. Bu yüzden A2 takım ve alt kategoriler hakkında raporumu daha ayrıntılı olarak sunacağım.



AMK

TİMSAH GECESİ:3-2

Hazırlayan Unknown on 15 Mar 2013 | 22:11

Spor Toto Süper Lig'de 26. hafta mücadelesinde Bursaspor, sahasında Trabzonspor'u 3-2 mağlup etti. Bursaspor'un gollerini Batalla (2', 5') ve Şener (44') atarken, Trabzonspor'un gollerini Henrique (11') ve Halil (2Spor Toto Süper Lig'in 26. haftasında Bursaspor, Atatürk Stadı'nda Trabzonspor'u konuk etti. Ev sahibi ekip maça hızlı başladı ve henüz maçında başında, dakika 2'de Batalla'nın attığı golle 1-0 öne geçti. Bu golden sonra karşılıklı ataklarla oyun sürdü. 11. dakikada Trabzonspor, Henrique'nin attığı golle 1-1'lik eşitliği yakaladı. Trabzonspor, bir gol daha bulmak için Bursaspor kalesine akınlarını sürdürdü. 22. dakikada Halil Altıntop'un attığı golle Trabzonspor, 1-0 geriye düştüğü maçta 2-1 üstünlüğü yakaladı. Gol düellosu devam etti. 35. dakikada Bursaspor'da Batalla bir kez daha sahneye çıktı ve kendisinin 2 takımının 2. golünü atarak skoru tekrar dengeledi: 2-2. İlk yarının son anlarına doğru Bursaspor'un genç futbolcularından Şener Özbayraklı sağ çarprazdan muhteşem bir gol atarak takımını 3-2 üstünlüğe taşıdı. Bu gol aynı zamanda ilk yarının skorunu belirledi: 3-2.

İkinci yarıya her iki takımda hızlı başladı. Ancak Trabzonspor ikinci yarının başlarında gol ve goller bulmak için rakip yarı alana daha çok gelmeye başladı. Bu ataklardan istediğini alamayan Bordo-Mavili ekip yorgun düşünce Bursaspor, daha üstün bir oyun oynamaya başladı. Geriye kalan dakikalarda her iki takım da gol atamadı ve Bursaspor, ilk yarıda bulduğu gollerle Trabzonspor'u 3-2 mağlup etti.



FANATİK



FANATİK

CUMHURBAŞKANI VE BAŞBKANDA DAVET LİSTESİNDE

Çözüm sürecine yönelik adımlar devam ederken,BDP'den önemli bir adım geldi. BDP Nevruz kutlamaları için Gül ve Erdoğan'da davet gönderecek.BDP, Diyarbakır’daki Nevruz kutlamalarına katılması için Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Tayyip Erdoğan’a davetiye gönderecek.Parti, Nevruz etkinliklerine uluslararası parlamenter, diplomat, siyasi
parti lideri ve elçilerin de içinde yer aldığı 2 bini aşkın kişiyi davet etti. BDP’nin Nevruz
etkinliğine katılması için MHP lideri Devlet Bahçeli’ye de davetiye göndermeyi düşündüğü ancak çözüm sürecine yönelik sert mesajları nedeniyle vazgeçtiği öğrenildi.
BARZANİ'YE DAVET
Geçen yıllarda olduğu gibi Diyarbakır’daki Nevruz etkinliğine Bölgesel Kürt Yönetimi
lideri Mesud Barzani ve Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin hastalığı nedeniyle lideri
olduğu KYB’den üst düzey yöneticilere de davetiye gönderildi.Eylemsizlik kararının
açıklanacağı 21 Mart öncesi İmralı ile yeni bir görüşme yapılması için BDP’nin girişimleri
ise sürüyor.Avrupa’dan gönderilen mektup Ankara’ya ulaşırken Kandil’den gelecek mektup bekleniyor. Kandil’den beklenen mektubun Ankara’ya ulaşması ile birlikte BDP, İmralı’ya gitmek için Adalet Bakanlığı’na başvuruda bulunacak.Görüşme öncesi 3 mektubun tek zarfla İmralı’ya gönderilecek. Mektup gittikten sonra 3. BDP heyeti Öcalan ile görüşmek
üzere İmralı’ya gidecek. BDP’nin Adalet Bakanlığı’na sözlü olarak önerisini sunduğu öğrenildi. BDP’nin ikinci ziyareti gerçekleştiren heyetle birlikte eşbaşkanlarında ismini bakanlığa önerdiği bildirildi

HALKIN SAĞLIĞIYLA OYNUYORLAR




SAĞLIK BAKANLIĞI ZARALI DEMİŞTİ

Bazı Şirketler mail yoluyla elektronik sigara ile sigara tüketimine son verin diyerek vatandaşı adeta soyuyorlar.Vatandaşlarımız bu konuda kesinlikle dikkatli olmalı çünkü bu elektronik sigaranın faydalı değil tam tersine sağlığı tehdit ettiği ve sağlık yönünden hiç bir faydasının bulunmadığı ortaya çıktı.

BAKANLIK BÖYLE DUYURMUŞTU

BAKANLIK: YASAKLANACAKSağlık Bakanlığı, nikotin içeren elektronik sigara ve kartuşların, “bağımlılık yapma riskinin fazla olması ve sigarayı bıraktırıcı çalışmaları engelleyebileceği” gerekçesiyle yasaklanmasına karar verildiğini bildirdi.

Sağlık Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, şöyle denildi:

“Nikotin içeren elektronik sigara ve kartuşların, alım yolu ve dozu dikkate alındığında, yüksek dozda nikotin alınma, dolayısıyla bağımlılık yapma riskinin fazla ve sigarayı bıraktırıcı çalışmaları engelleyici olması nedeniyle Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü Beşeri Tıbbi Ürünler Ruhsatlandırma Danışma Komisyonunca yasaklanmasına karar verilmiştir.”

Konuyla ilgili soruları yanıtlayan Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Turan Buzgan, ‘bağımlılık yapma riskinin fazla olması ve sigarayı bıraktırıcı çalışmaları engelleyebileceği’ gerekçesiyle yasaklanan elektronik sigaranın yeni bir düzenlemenin ardından satılacağını bildirdi. Sağlık Bakanlığı toplantı odasında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Buzgan, e-sigaranın yasaklanma nedeninin, Sağlık Bakanlığı tarafından denetlenmeden Türkiye’ye sokulması olduğunu belirterek, “Sağlık Bakanlığı tarafından denetlenemeden Türkiye’ye sokulan elektronik sigaraların içerisindeki nikotin oranına dikkat edilmesi gerekiyor. Fakat bu elektronik sigaralar, Türkiye’ye böcek ilacı olarak giriyor ve bu nedenle denetlenemiyor. Denetleme yapılamadığı için yasaklama getirildi” dedi.

BAKAN ÇAĞLAYAN: ÜRÜN İNCELENİYOR
Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklamasında, Sağlık Bakanlığı'nın, nikotin içeren elektronik sigara ve kartuşlarını yasakladığını hatırlattı. Konunun Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından da titiz biçimde incelendiğini kaydeden Çağlayan, bakanlığın konuyu, tüketicinin korunması ile piyasa gözetim ve denetim yetkisi anlamında iki açıdan incelediğini söyledi.

Elektronik sigara olarak adlandırılan ürünlerin, garanti belgesi alımı zorunlu ürünler listesinde bulunmadığını, buna karşılık ithalatı yapan firmalar arasından birinin ihtiyari garanti belgesi aldığını belirten Çağlayan, açıklamasında şunları kaydetti:

“Elektronik sigarayla ilgili olarak, tüketicilerin ilan ve reklam yoluyla yanıltılması iddiaları üzerine Reklam Kurulu'nca 1 ay önce açılan soruşturma devam etmektedir. Konu, Reklam Kurulu'nun 15 Ocak'ta yapılacak toplantısında ele alınacak ve karar verilecektir.

Diğer yandan, bakanlığımızın piyasa gözetim ve denetim yetkisi çerçevesinde ürün incelenmektedir. Ürünün elektrik ve şarj aksamıyla ilgili olarak ithalatçı firmaların CE deklarasyonunu yapıp yapmadıkları, ürünlerin sertifikasyonunun prosedüre uygunluğu değerlendirilmektedir. Bu prosedürde bir eksiklik saptanması durumunda ürünün piyasadan toplatılmasına karar verilebilecektir.”

HALKIN GAZETESİ

HABERİMİZ YANKI BULDU

Taş'ın hayranlarının ilgisini çeken bu benzerlik TURKHABERLER'e gönderilen maillerle ortaya çıktı

32 yaşında genç ve güzel olmasıyla edebiyat dünyasının en'leri arasında özel bir yeri bulunan Filiz Taş, Evcen'le olan benzerliği hakkında Cemal Bilge'ye, "Sevgili Fahriye ile benzeştiğimizi düşünmüyorum. Buna fotoğraflar üzerinden göz yanılması desek daha doğru olur. Ama sevgili okurlarım bizi birbirimize benzetmişlerse de saygı duyarım" diye konuştu.



YUKARDAKİ HABERİ KARDEŞ HABER SİTEMİZ TÜRKHABERLER İLE BİRLİKTE YAYINA KOYDUĞUMUZ ANDAN İTİBAREN İKİ SANATÇIDANDA HABERİMİZ E TWEETTTEN YANIT GELDİ İKİ GÜZEL SANATÇI BİRBİRLERİNE BENZEMEDİKLERİNİ BİZLERİN YANİ HABERCİLERİN ÇILDIRDIĞINI İDDİA ETTİLER sİZ SAYGI DEĞER HALKIN GAZETESİ VE TGÜRKHABERLER OKURLARI BU HABERİMİZDE VERECEĞİMİZ FOTOLARA BAKARAK YORUMLARINIZI YAPINIZ BAKALIM BİZLER Mİ ONLAR MI HAKLI

HALKIN GAZETESİ _TÜRKHABERLER

TAKIMLARIMIZA SIKI RAKİPLER ÇIKTI

Avrupa’da yeniden tarih yazmaya başlayan G.Saray’ın Şampiyonlar Ligi Çeyrek Finali’ndeki rakibi belli oldu. Sarı-kırmızılı temsilcimiz İspanyol devi Real Madrid ile eşleşti.

İŞTE EŞLEŞMELER

Malaga – Borussia Dortmund

Real Madrid – Galatasaray SK

PSG – Barcelona

Bayern Münih – Juventus

İLK MAÇLAR 2-3 NİSAN’DA

Devler Ligi’nde çeyrek final ilk maçları 2-3 Nisan’da oynanacak. Rövanşlar ise 9-10 Nisan’da. 23-24 Nisan ve 30 Nisan-1 Mayıs tarihlerindeki yarı final maçlarının ardından 2013 UEFA Şampiyonlar Ligi finali 25 Mayıs Cumartesi günü Londra’nın Wembley Stadı’nda yapılacak

UEFA Avrupa Ligi'nde son 8'e kalan F.Bahçe'nin çeyreke finaldeki rakibi İtalyan ekibi Lazio oldu.

UEFA Avrupa Ligi’nde Viktoria Plzen’i eleyerek adını çeyrek finale yazdıran F.Bahçe’nin yeni rakibi Nyon’da düzenlenen kura çekimiyle belli oldu. Sarı-lacivertli temsilcimizin çeyrek finaldeki rakibi, İtalya’nın Lazio takımı oldu.
Fenerbahçe ilk maçı 4 Nisan’da Şükrü Saraçoğlu Stadı’nda rövanş maçını ise 11 Nisan’da Olimpico Roma Stadı’nda oynanacak.
İşte diğer eşleşmeler
Chelsea – FC Rubin Kazan
Tottenham Hotspur – Basel
Fenerbahçe – SS Lazio
Benfica – Newcastle United
YARI FİNAL KURASI 12 NİSAN’DA
UEFA Avrupa Ligi yarı final kuraları ise 12 Nisan’da çekilecek. Yarı final ilk maçları 25 Nisan’da, rövanşları ise 2 Mayıs’ta yapılacak. Final maçı ise 15 Mayıs’ta Amsterdam Arena’da yapılacak.



AMK

İKİZLER SANKİ

Taş'ın hayranlarının ilgisini çeken bu benzerlik TURKHABERLER'e gönderilen maillerle ortaya çıktı

32 yaşında genç ve güzel olmasıyla edebiyat dünyasının en'leri arasında özel bir yeri bulunan Filiz Taş, Evcen'le olan benzerliği hakkında Cemal Bilge'ye, "Sevgili Fahriye ile benzeştiğimizi düşünmüyorum. Buna fotoğraflar üzerinden göz yanılması desek daha doğru olur. Ama sevgili okurlarım bizi birbirimize benzetmişlerse de saygı duyarım" diye konuştu.
 
 
HALKINGAZETESİ-TÜRKHABERLER

ABLAMSIN ARTIK

BURSA'da tartıştığı eşine sinirlenip evden çıkan 42 yaşındaki S.G.,y'i bıçakla yaralayıp döverek tanınmaz hale getirdiği iddiasıyla 26 yaşındaki Remzi B. yakalandı.
Remzi B. ifadesinde, "Yolda yürürürken gördüğüm S.B.'yi arabama aldım. İstediği için büfeden iki şişe bira aldım. Boş bir arazide içerken ona yanaştım. Beni itti. Ben de bıçakla kalçasını çizdim, sonra dövdüm. Ardından eve gitmesi için onu metro istasyonuna bıraktım. Bir süre sonra sağlığını merak etiğim için telefon açıp, 'Nasılsın' diye sorup, bundan sonra ablam olmasını istedim" dedi.

Merkez Osmangazi İlçesi Setbaşı Mahallesinde oturan S.G., geçen şarşamba günü sabaha karşı iddiaya göre, eşiyle belirlenemeyen bir nedenle tartıştıktan sonra evden ayrıldı. Saat 05.00 sıralarında eski hal önüne gelen S.G., iddiaya göre burada plakasını bilmediği bir otomobile zorla bindirildi. Daha sonra dövülüp kalçasından bıçaklanan S.G., Bursaray'ın Merinos İstasyonu yakınlarında araçtan indirildi. Çay ocağına sığınan S.G. kendisine yardım edilmesini istedi. Tanınmayacak halde olan S.G. daha sonra polis ekiplerince ambulansla Muradiye Devlet Hastanesi'ne getirildi. S.G. burada ilk müdahalesinin ardından yazılı ifade vermeden ayrıldı.

Bursa polisi mobese kayıtlarından S.G.'nin bindirildiği otomobilin plakasını belirledi. Daha sonra araştırma yapan polis S.B.'yi döven kişinin olay sırasında otomobili kullanan 17 ayrı suçtan kaydı bulunan Remzi B. olduğunu ortaya çıkardı. Dün evinde gözaltına alınan Remzi B., ifadesinde suçunu itiraf etti. Sabaha karşı otomobili ile gezerken, ismini daha sonra S. olduğunu öğrendiği kadını yolda tekbaşına yürürken gördüğünü anlatan Remzi B., "Otomobilim ile yanında durdum. Gideceği yere bırakabileceğimi söyledi. Aracıma binip, eşiyle tartıştığını anlattı, iki şişe bira almamı istedi. Birayı alıp Küçükbalıklı Mahallesi'nde boş bir araziye gittik. içerken yakınlaşmak için yanına sokuldum. Beni, 'Siz erkeklerin tümü böylesiniz' diyerek beni itti. Sinirlendim. Bıçakla kalçasından çizdim sonra da feci şekilde dövdüm. Otomobilime bindirip Merinos'taki Bursaray istasyonunun önünde evine dönmesi için onu bıraktım. Sonra merak edip, öğrendiğim telefonundan arayarak sağlık durumunu sordum. Kendisine, 'Artık benim ablamsın. Öyle kalalım' dedim. Ama yakalandım" dedi.

Polis merkezinde ifadesi alınan Remzi B., daha sonra cumhuriyet savcısının talimatıyla tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı

ABCHABER.NET 

YIKIM MEYDANSAVAŞI:2 YARALI

Hazırlayan Unknown on 14 Mar 2013 | 19:30

Ankara'nın Dikmen semtindeki gecekondu yıkımı meydan savaşını andıran görüntülere sahne oldu.Mahalleli yıkım ekiplerini havai fişeklerle engellemeye çalıştı. Bazı firma çalışanları ise kavga sırasında av tüfeği kullandı.
Çankaya’ya bağlı Dikmen semtinde kentsel dönüşüm kapmasında gecekonduları yıkmaya gelen taşeron firma çalışanları ile mahalle sakinleri birbirlerine girdi.
Taşlı sopalı kavga sırasında mahalle sakinleri yıkım ekiplerini havai fişeklerle engellemeye çalıştı. Bazı firma çalışanları ise kavga sırasında av tüfeği kullandı.

Yıkım ekipleri mahallelinin direnişi karşısında çareyi kaçmakta buldu. Semt sakinleri geride kalan iş makinelerini tahrip etti. Olayda bir polis ile bir gazeteci hafif şekilde yaralandı.

Mahalleli yıkım ekibine önce sopalarla sonra patlattıkları havai fişeklerle direnmeye çalıştı. Bu hamlelere yıkım ekibinden av tüfeğiyle yanıt gelince ortalık karıştı, adeta savaş çıktı. Ama mahalleli kendilerine ateş açılmasına boyun eğmedi.

Polisin bile müdahale edemediği çatışma sonunda yıkım ekibi pes etti. Öfkesi dinmeyen mahalleli bu kez de yıkım ekiplerinin mahallede bıraktığı iş makinelerine saldırdı.

Çıkan olaylarda şans eseri kimse hayatını kaybetmedi. Bir polis ve bir gazeteci hafif yaralandı.

ÜNİVERSİTE'DE SATIRLI SALDIRI:8 KİŞİ GÖZALTINDA

 
Madde bağımlıları üniversiteli genci satırla yaraladı. ÇORUM’da üniversite öğrencisi 19 yaşındaki Nazım Aydın Şahin, sokakta madde bağımlısı gençlerin satırlı saldırısına uğradı. Şahin hastaneye kaldırılırken, polis kaçan 8 kişiyi tek tek yakalayıp gözaltına aldı.

Olay bugün Üçdudlar Mahallesi Adil Can Demir Parkı yakınlarında meydana geldi. Nazım Aydın Şahin, yolda yürüdüğü sırada madde bağımlısı oldukları iddia edilen 8 kişi tarafından durduruldu. Önce saati soran gruptakiler, daha sonra adres sordu. Sorulan adresi bilmediğini söyleyen Şahin’e gruptakilerden bazıları, "Niye bilmiyorsun?" diyerek, satırla saldırdı. Neye uğradığını şaşıran Şahin, kaçmaya çalıştı. Ancak rastgele savrulan satır Şahin’in sağ el bileğine isabet etti. Çağrılan ambulansla Hitit Üniversitesi Çorum Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılan Nazım Aydın Şahin, ameliyata alındı.

Şüpheliler ise polisin kovalamacası sonucu ara sokaklarda tek tek yakalandı. Yaşları 16 ve 17 arasında değişen 8 kişi gözaltına alınırken, olayda kullanılan satır ise bir kuaför dükkanı bahçesine atılmış halde bulundu.

Nazım Aydın Şahin polise verdiği ifadede, "Yolda yürüyordum. Daha önce hiç görmediğim ve tanımadığım bir grup genç beni yolda durdurdu ve önce saati sordular. Ben de söyledim. Sonra da ’Anadolu Atatürk Lisesi nerede biliyor musun?’ diye bir başka soru sordular. Ben de ’Bilmiyorum’ dedim. O sırada bana saldırdılar. İçlerinden birinde satır vardı. Rastgele savurdu" dedi.

Polis, olayla ilgili soruşturmasını sürdürüyor.

ÖNCE LODOS SONRA SİBİRYA SOĞUĞU GELİYOR

Önce lodos fırtınası ardından Sibirya soğuğu


Ege sahilleri boyunca yarın lodosun hızı saatte 70 km'ye çıkacak. Yurt genelinde 18-27 derece arasında olacak sıcaklıklar, Pazar günü 10-15 derece birden düşecek.

Türkiye yarın fırtınaların hakim olacağı bir gün geçirecek. Çanakkale'den itibaren, Çeşme, Bodrum'a kadar Ege sahilleri boyunca lodosun hızı saatte 70-80 km'ye kadar çıkacak.

KUVVETLİ LODOS FIRTINASINA DİKKAT

İç Anadolu'da ise risk daha büyük; Nevşehir, Yozgat, Niğde, Aksaray, Kayseri, Tokat ve Giresun boyunca lodosun hızı saatte 100 km'yi geçecek. Bu durum çatıların uçması ve ağaçların devrilmesine neden olabileceğinden, oluşabilecek yaralanmalara karşı mümkün olduğunca dışarıda bulunulmamalı.

Rüzgarın yanı sıra yoğun çöl tozu da geleceğinden dışarıda göz gözü görmeyebilir. Yoğun çöl tozunun etkili olacağı diğer bölgeler ise; Doğu ve Güneydoğu Anadolu.

Doğu Anadolu'da ayrıca karların erimesine bağlı taşkın riski var. Bu gece ve yarın Marmara ile Ege bölgelerinde ise yağmurlar da kuvvetli olacak.

SICAKLIKLAR 15 DERECE BİRDEN DÜŞECEK

Yarınki bu olumsuzlukların ardından Cumartesi günü Marmara'ya Ukrayna üzerinden soğuk hava geliyor. Yarın Türkiye genelinde 18-27 derece arasında olacak sıcaklık, Pazar günü yurt genelinde 10-15 derece birden düşecek.

Cumartesi akşamı, Kırklareli sınırı ve Marmara'nın dağlarına kar yağacak. Uludağ'da da kar var. Hatta Balıkesir ve Bursa merkezde de Cumartesi gecesi kar yağabilir. Pazar günü ise Eskişehir, Bolu, Kastamonu, Afyon, Kütahya boyunca kar yağışı olacak. Ancak soğuk hava kısa kalacak. Salı günü hava yeniden ısınacak.

İstanbul'da bu gece yağmur kuvvetli, yarın da yağmurlu ve rüzgarlı birgün olacak. Cumartesi günü soğuk hava geliyor ve yağmur şiddetli. Pazar sabahı hafif sulu kar yağabilir.

Ankara yarın 22 derece, akşam kuvvetli yağmur var. Pazar günü ise sıcaklık 5 derece ve hafif kar yağışı görülebilir.



KAYNAK:TÜRKHABERLER
 
Destek : Halkın Gazetesi | KÜNYE | İLETİŞİM
Copyright © 2012. Halkın Gazetesi - Her Hakkı Saklıdır
Site Tasarım Harika Siteler